Adım
Sevda. Ankarada yaşamaktayım. Bir bankada çalışıyorum. Normal sıradan
bir yaşantım var, işten eve evden işe. Aileyle yaşamanın en kötü yanıda
bu olsa gerek. Gerçi birçok akrabam var Ankarada, gezip eğleniyoruz, ama
işte yinede yalnız yaşamak daha güzel olurdu. Tipik bir Türk kadınıyım,
esmer, iri memeli, kalçalı, şişman zayıf arası, düzgün fizikli bir
kızım. Yüzüm de güzel. Yani seks anlamında olsun, her alanda kendime ve
güzelliğime güvenirim. Bugüne kadar yalnızca 2 erkekle çıktım ve sadece 1
kere arkadan sikiştim. Ama çok seviştim tabi 2 yılda defalarca...
Çalıştığım bankanın hemen karşı
sokağı cafelerle ve lokantalarla dolu, öğle yemeği arasında, yada iş
çıkışı evde yemediğim zaman, kesinlikle oralara gidiyoruz. Yaklaşık 1
senedir çalışıyorum ve 1 senedir de her daim gittiğimiz bir balık
lokantamız var. Artık sık sık gittiğimiz için, çalışanlar olsun, patron
olsun, hepsi bizi tanıyor, hizmette kusur etmiyorlardı. Çokta hoş bir
mekandı. Tabiki garsonların da hepsi birbirinden karizmatik ve
yakışıklıydı. Ama ben yinede kimseye karşı açık olamıyordum, hep bir
kapalı kutuydum. Fakat dikkatimi çeken birisi vardı ki, kasada oturan
dükkan sahibinin büyük oğlu! Öyle bir yakışıklılığı yoktu, üstelik
kilolu denilecek bir erkekti. 30 yaşlarında, kocaman bir göbeği olan,
iri yarı bir erkekti yani. Ama gözleri falan çok hoş yemyeşil, iri
dudaklı, böyle hafiften de kıllı, kirli sakallı falan, vahşi bir tipi
vardı. Normalde kilolu erkek sevmem, ama bu kişi bana çok tuhaf
geliyordu, her gelişimde güler yüzü, ‘Seni bir siksem!’ gibi
bakışlarıyla beni kendine çekiyordu sanki. Ancak ben kimseyle
yakınlaşmak istemediğimden olsa gerek, o da kilolu olduğundan ve
yakışıklı olmadığını düşündüğünden olsa gerek, sadece resmi muhabbetler
dışında hiç konuşmuyorduk. Ama ikimizin de birbirini arzuladığı tuhaf
bir şekilde açıktı...
Birgün yine iş çıkışı annemlerin
evde olmadığı bir gün oraya gittim. Oturdum, yemeğimi filan söyledim.
Pek kimseler yoktu, sadece benim masam ve karşı köşede bir masa vardı. O
yine kasada oturuyordu ve gözleri gizli gizli yine üzerimdeydi.
Dışarısı buz gibiydi. Biliyorsunuz bu kış soğuk geçti, heleki Ankarada.
Neyse, çorbamı içtim, salatamı balığımı yedim, yine kasaya geldim,
bakışarak (göz göze sikişerek desem daha doğru olur!) hesabımı ödedim ve
çıktım. Yalnız tek bir dolmuş bile durmadı, tam 25 dakika dolmuş
bekledim. Dolmuş, otobüs hepsi dolu, yada durmuyordu. Taksiler de,
buzlanma çok fena, trafik yoğun diye, ya transit geçiyor, yada dolu
oluyordu. Delirecektim. Babamı aradım. “Sincandayız kızım, gelmem 1
saati bulur, bir şekilde oyalan oralarda, gelebilirsen de gelirsin!”
dedi ...
Herşeye sinirlenerek ve
söylenerek yine lokantaya girdim ve oturdum. İçeri girerkende o
kasadaydı yine. Açıklama yapma gereği duydum, “Görüyosunuz şehrin
halini, araba taksi dolmuş kıtlığı var sanki!” dedim. Gülerek, “Evet
biliyorum, bilmezmiyim! Eğer müsade ederseniz ben sizi bırakırım, daha
geçen hafta zincirimi taktırdım, bakımı da tam aracımın, hem zaten ben
de çıkıyordum!” dedi. Hık mık etsem de, utana sıkıla, “Valla çok iyi
olur aslında, zahmet olmasın?” dedim. “Ne zahmeti, sürekli
müşterimizsiniz, lafı bile olmaz, buyurun!” dedi. Ben önden, o arkamdan
çıktık ve arabasına gittik. Ama asla birazdan anlatacaklarımı
yaşayabileceğimizi düşünmemiştim...
Araca bindik, yola çıktık. Bir
yerden sonra yollar tıkandı. Bekle bekle açılmaz. Hiç konuşmuyorduk. Bu
arada hava karardı. Korkmuyordum, ama çekiniyordum açıkcası. O da
farketmiş olacak ki, “Çekinmenize hiç gerek yok, rahat olun lütfen, iki
arkadaşız gibi farzedin!” dedi, gülümsedim. Birilerini aradı, yolların
kapalı olduğunu söyledi, bizim eve en yakın nereden gidebileceğini filan
sordu. Arkadaşı da tarif etti, o tarafa doğru gittik. Orda da araç
çamura saplandı. Akşamın karanlığında, ortada ne bir araç vardı, ne de
kimseler. İçimden, Tanrım, ne oluyoruz, yabancı birinin aracına binersem
olacağı bu! dedim. Neyse arabaya bindik yine, bir arkadaşını aradı ve
çamura saplandığımızı, yardım için gelmelerini söyledi. Benden de çok
çok özür diledi. Ben de, “Sizin ne suçunuz var, havalar kötü!” filan
dedim.
Arabanın içinde oturduk kaldık.
Sepsessiz bir ortamdı. Onun nefes alış verişleri, birazda kilosundan
dolayı hızlıyken, sanki dahada hızlanmıştı. Kaçamak bakışlarımız vardı.
Ve birden bana pat diye, “Çok hoş bir bayansınız, bunu söylemeden
yapamıycam!” dedi. Utandım, “Siz de!” dedim. “Sahi mi?” dedi. “Evet!”
dedim ve güldüm. Yani o anki ruh halimi size anlatamam, normalde cinsel
anlamda filan çok çekingenimdir, ama o an kendimi bir kadın gibi
hissettim, erkeği baştan çıkartması gereken bir dişi gibi ve gözlerimi
adamın yüzüne diktim, böyle vardır ya etkileyici bakışlar. Adamın
elindeki sigara külü heyecandan gömleğine düşünce irkildi. Ben de, “Ayy
birşey oldu mu?” diye sıçrayıp elimi gömleğine götürünce, film koptu,
nefes alıp verişi iyice arttı. Ben de kendimi bırakıverdim ve yapıştım
dudaklarına...
Aman Tanrım, o nasıl bir
öpüşmedir! Adam resmen dudaklarımı dudaklarıyla sikti. Sanki 100 yıldır
öpüşmüyordu. Bir anda çekildim ve “Ne yapıyorum ben ya, ben bu olamam,
böyle biri değilim!” dediğimde, “Ben nasıl birisin biliyorum, 1 senedir
gözlemliyorum, hoş sessiz ve iyi bir kızsın, seni arzuluyorum hep,
hoşlanıyorum senden, devam et neolur!” dedi. Biraz yüzüne bakıp tekrar
yapıştım dudaklarına. Sürücü koltuğunu tamamen kaplamıştı zaten göbeği.
Montumu çıkarıp arkaya attım, saçlarımı açtım ve üstümdeki tek parça
uzun kışlık elbisemi çıkardım bir anda. Onun minik inlemeleri ve mest
oluşuyla dahada azmıştım. Taytım ve südyenimle kucağına oturdum. Sepsert
olmuştu siki, hissediyordum. Kulağına, “İndir pantolonunu!” dedim ve
indirdi bir anda. Gömleğininin düğmelerini de tek tek çözdüm. İçindeki
atletini öpüşerek çıkarıp arkaya attım. Bende südyen külot, onda da
sadece külot kaldı. İnanamıyordum, ama dur diyemiyordum, kendime de ona
da...
Benim koltuğumu arkaya yatırdı,
dümdüz yaptı ve ben uzandım, zaten ufak tefeğim. Öpüşürken göbeğimden
amıma indiğinde çıldırmıştım. Dile kolay, 1 seneden fazladır sikişmedim,
sevişmedim. Öyle bir yalamaya başladı ki amımı, içini dışını
vakumluyordu. “Çok lezzetli, harika, muhteşem!” falan diyor, beni
delirtiyordu. Hiç durmadan inanın 10 dakika, nefessiz kalana dek yaladı
amımı ve ben saçlarını çeke çeke ve onu amıma bastırarak boşaldım.
Tekrar öpüşmeye başladık. Bu sırada o geri koltuğuna çekildi, o
göbeğinin altındaki kocaman başlı sikine resmen saldırdım. Öyle bir
emmişim ki, ben emerken o, “Ohhh isteyerek azgın azgın yapıyorsun
hissediyorum, ölecem zevkten, ohhhhh!” diyordu. 10-15 dakika durmaksızın
ben de onu emdim. “Geliyorum!” dediği anda hepsini yutttum. Ama daha
dimdikti siki...
Kucağına oturdum ve sikini amıma
sürtmeye başladım. “Bakireyim ama, neyapcaz?” :( dedim. “Götten verdin
mi yavrum hiç?” dedi. Yalan söyledim, “Hayır yapmadım, yapmam da!” filan
dedim. Beni ikna etti :) Ben kendi koltuğumda kapıya bakacak şekilde
uzandım, o da arkamdan zar zor yanaştı ve götümü am sularımla ıslattı.
Sikini götüme sürtmeye başladığında ikimizde de film kopmuştu. Zar zor
girecekti biliyorum, ama istiyordum. Götüme yavaş yavaş sokarken inim
inim inliyordu. Sonra bir anda geçiriverdi hepsini. Resmen yaş geldi
gözümden. Biraz öyle kaldıktan sonra git gele başladı. Manyak gibi
sikiyordu, durmaksızın, göbeği götüme çarpa çarpa. Parmaklarını
emiyordum. Şak şak şak sesleri, o sikişmenin hazzı, acı, zevk, 20 dakika
kadar gidip geldi hızlı ve yavaş şekilde. Daha sonra sona
yaklaştığında, amımı da okşayarak, hem beni getirtti eline, hemde
götümün içine resmen yarım bardak fışkırttı...
Öylece kaldı arkamda. İkimiz de
nefes nefeseydik. Bir süre sonra toparlanıp, kikirdeşerek giyindik. Bir
sigara yaktı, “Muhteşemdin! Ben uzun süredir böyle sikişmemiştim!” dedi.
Sonra kimse gelmeden biraz öpüşüp, yine ağzıma aldım sikini, tekrar
boşalttım onu. Sonra da arkadaşları geldi. Yine biz resmi bir şekilde
ayrıldık, evime bıraktı beni, teşekkür ettim.
Bu olay Ocak ayının başında
olmuştu. Şimdilerde çok sık gitmiyorum restoranta. Yani daha ilk seferde
sikiştim onunla, yanlış düşünsün istemem hakkımda. Ama durmadan msj
atıp arıyor beni, hoşlanıyormuş benden, sevgii olmak istiyormuş.
Açıkcası bence de hoş bir erkek, ben de isterim, ama biraz yalvartmak
lazım, sonra kendimi yine kollarına atacağım :)
0 yorum